Rotan rüzgâr, yolun sonsuz mavilik

spot_img


Sonsuz bir mavilik… Göz yanıltan bir berraklık… Dalgaların huzur veren sesi ve tatlı bir rüzgâr… Yelkenliyle yola çıkmak, doğayla anlaşma yapmak gibi. Ne rota kesin ne de plan belli. Rüzgâr nereye eserse yol oraya. Her köşe saklı bir sır saklar denizin mavi kıvrımlarında. O nedenle mavi yolculuk yapmak, sadece bir rota izlemek değil doğayla bir uyum yakalamak aslında. Bir mavi tura çıkıldığında, dijital ekranlardan değil gökyüzünün renginden okunur artık zaman. Sabahları ayna gibi olan deniz tüm sessizliğiyle söyler şarkısını. Bu sessizlik içinde yüzmek, suyun altında yankı bulan bir huzura karışmak gibi… Koylar, deniz ve gökyüzü arasında kurulan bu sessiz bağ, her yolculuğu bir ömre sığmayacak güzellikte anılara dönüştürür. Ve her iniş, bir sonraki çıkışa davet eder. Rüya gibi bir tatil vaat eden bu yolculuğa hazırsanız yelkenler fora! Türkiye’nin en iyi koylarında mavi bir yolculuğa kıracağız rotamızı…

Turkuazın en göz alıcı hali!

Tarihin fısıltılarını duymak isteyenlerin yegane rotası Kalkan’daki Gemiler Adası. Likya kalıntılarının sular altında olduğu adada, her taş kendi hikâyesini anlatıyor. Teknenin yavaşça kıyıya yanaşmasıyla, geçmişin büyüsü denizin dalgalarıyla harmanlanıyor. Sessiz, gözlerden uzak, yalın bir rota arayanlar ise dümeni Kaş ile Kalkan arasında kalan Cennet Koyu’na kırıyor. Öylesine sessiz öylesine büyüleyici ki! Tekneler bile usulca yanaşıyor sanki buraya. Biraz daha hareket arayanların rotası Kaş Kaputaj. Turkuazın en göz alıcı tonuna sahip Kaputaş Plajı, daracık vadide gizlenmiş, doğanın mücevheri gibi bir koy. Deniz ayaklarınızı okşarken size “Burası bir cennet!” dedirtecek.


Doğa burada dans ediyor

Marmaris mavi turun en gözde rotalarından… Her yıl milyonların akın ettiği bu koylar size öylesine büyülü bir masal yaşatıyor ki! Saklıkent Kanyonu Koyu hem serin kanyon suları hem de koyun dinginliği ile insanı sarıyor. Doğa burada adeta dans ediyor. Sakinlik arayanların adresi Kızıltaş Koyu… Marmaris’in kalabalığından uzak, Bozburun koyları adeta zamanın yavaş aktığı birer liman. Selimiye’de sabahın ilk ışıklarıyla uyanmak, gökyüzüyle denizin birleştiği noktaya uzun uzun bakmak… Yelkenleri biraz daha açıp, Gökova Körfezi’ne girerken, zeytinlikler ve yeşilin bin bir tonu selamlıyor. Ve son olarak, renkli deniz altı dünyasıyla ünlü koyu Akvaryum… Rengarenk balıklarla yüzmek, denizaltında bilinmeyeni keşfetmek… Dünyanın en saf mutluluğu…


Koyların efendisi FETHİYE

Türkiye’nin en güzel koylarına sahip olan Fethiye’de Kelebekler Vadisi’nde başlar yolculuk. Rüzgâr hafif, su serin. Kelebekler gibi özgür insan burada. Doğanın kalbinde bir gizem saklı. Teknenin yanaştığı koyda, vadinin serin gölgesinde güneşi yudumlarken, hayatın ne kadar güzel olduğunu hatırlıyor insan… Sonraki rota Ölüdeniz… Burada deniz, öyle duru ve sakin ki, dünyadaki tüm dertlerin bir anda yok oluyor adeta. Kabak Koyu ise dağlardan süzülüp gelmiş gibi .Kıyıya yaklaşırken, doğanın sizi kucakladığını hissediyorsunuz. Kıyıdan rüzgarla gelen toprak kokusu doğanın en güzel halini hatırlatıyor. Bu kıyıda kamp yapanlar, meditasyon yapanlar… Herkes bir şeyin peşinde. Doğada kendi benliğini bulup huzuru yakalamak.


Tarihle deniz iç içe

Geceleri yıldızların altında uyuyup, sabah gün ışığıyla uyanmak… Datça Yarımadası’nda, Knidos’un antik taşları karşılıyor. Burada tarihle deniz iç içe. Rüzgar sürekli esiyor, ama rahatsız etmiyor aksine, yelkenleri şişirip bir sonraki koya çağırıyor gibi… Eşsiz bir deniz, mis doğa, bulunmaz bir huzur… Tekneden berrak denize atlarken çocuksuz bir neşe kaplıyor insanı. Her kulaç çocukluğun en güzel tatil anılarına atılıyor sanki. Sonra yorulup dinlenmek istediğinde anlıyor insan artık yılların geride kaldığını… Sakinlik arayışında en özel rotalardan biri de Datça Palamutbükü’nün saklı koyları… Burada gün batımı bir başka güzel! Denizle gökyüzü kırmızı bir şiir yazıyor, doğa size en güzel hediyelerini sunuyor.


Her durak başka bir duygu

Göcek koyları sadece bir tatil rotası değil;zamanın yavaşladığı, doğanın yeniden kalbinize dokunduğu bir coğrafya. Buraya gelmek, sadece denize girmek değil denizin kendisi olmak gibi bir şey. Her koy başka bir renk, her durak başka bir duygu… Göcek’te ilk durak Bedri Rahmi Koyu. Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun 1974’te kayalara çizdiği balık figürüyle anılan bu koy, adeta bir açık hava galerisi. Göcek’in en bilinen koylarından biri de Sarsala .Kayalıklar, gölgeli patikalar ve masmavi bir deniz… Mavi turun en büyülü anı günbatımıysa, bunu Yassıca Adaları’nda yaşamak bir ayrıcalık. Ufuk çizgisi turuncuya dönerken, denizin üstü altın sarısına bürünüyor. Geceleri Göcek koyları bir başka güzel. Özellikle Göbün Koyu’nda yıldızlar elinizi uzatınca tutucakmış kadar parlak.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img