Ruhu adında gizli İstiklal Caddesi

spot_img


Işıklar, parıltılar, gülen yüzler, kederli bakışlar, tramvaya asılan çocuklar, mağazalar, hemen hemen her dilden her ırktan insanlar, sokak satıcıları, kitapçılar, kebapçılar, simitçiler, yol kenarında durup kemençe, gitar çalan insanlar, şarkı söyleyenler… Dünyanın bütün renkleri aksetmiş bu caddeye. Adının ruhunu taşıyan, özgürlüğü doyasıya yaşayabileceğiniz bir yer İstiklal Caddesi…

KENDİNİZİ AKIŞA BIRAKIN

İnsanlar… Yanınızdan yürüyenler, arkanızdan gelenler… Kimse sizi umursamıyor… Kim olduğunuz, nasıl giyindiğiniz, ne yaptığınız, nasıl yürüdüğünüz, nasıl baktığınız… Kimse size dikkat etmiyor, etse de zaten görmüyor. Bu caddede herkes sadece akışı seyrediyor ve özgürlüğün ruhunda kayboluyor… Yol sizi alıp götürüyor mekanlara, sokaklara… Bütün heybeti ile tarihe meydan okuyan Çiçek Pasajı çağırıyor bizi çiçekli dünyasına… Haldun Taner “Dünyanın en civcivli meyhanesi” olarak nitelendirmiş çiçek pasajını. 1876 yılında Banker Hristaki Zografos Efendi yaptırmış “Cite De Pera” adıyla bu pasajı ve sonra içindeki çiçekçilerden dolayı çiçek pasajı adını almış. Bu pasajda herkes kendi âleminde… Öyle dalmışlar ki kendi dünyalarına, pasajın üst kat camlarına yerleştirilen “Belki Paris hanımefendisi, belki herhangi biri” fotoğrafları bile fark etmiyorlar. Bu çiçekli pasajı fotoğrafladıktan sonra bırakıyoruz yine kendimizi İstiklal Caddesi’nin akışına.

İHTİŞAMIYLA BÜYÜLÜYOR

Bu caddede tarihi içinize kadar soluyabiliyorsunuz. İhtişamlı konsolosluk binaları, tarihe meydan okuduğunun resmini çiziyor. Ve bu cadde açıyor dünyaya kapıları İngiliz, Fransız, İsveç, İtalya, Japonya, Kanada, Kırgızistan, Libya ve Yunan Konsoloslukları ile… Hayat hiç duraksamıyor bu caddede, karnaval havasında etkinlikleri ile sizi şaşırtıyor, coşturuyor. Her yerden bir şarkı geliyor farklı dillerden, farklı ritimlerde… Her an bir sürprizle karşılaşabiliyorsunuz. Uzun zamandır duymadığınız bir şarkıyı duyabiliyorsunuz tozlu plakların arasında ya da uzun zamandır aradığınız bir kitabı bulabiliyorsunuz eski bir kitapçı dükkanında.

HOŞGÖRÜNÜN KALBİ BURADA ATIYOR

Sanat ve kültürün doludizgin yaşandığı bu caddede dini hoşgörünün en güzel örnekleri de görüyorsunuz. Ağa Cami ve St. Antonie Katalik Kilisesi bunun en belirgin timsali. Duvar yazıları ve çiniler ile süslenmiş Ağa Cami, yüzyıllar boyunca ister ibadet için ister ziyaret için olsun misafirlerini ağırlamış. Cadde üzerinde yol boyunca devam ettikçe Galata Mevlevihanesi’ne geliyoruz. II. Mahmut döneminde, 1491 yılında inşa edilen ve İstanbul’un ilk Mevlevihanesi olan Galata Mevlevihanesi huzurlu ortamı ile sarıp sarmalıyor bizi…

HER SOKAKTA AYRI BİR HİKâYE

Zamanın hızla aktığı İstiklal Caddesi’nin sonuna, Tünel’e geliyoruz. Karaköy ile Beyoğlu’nu yeraltından birbirine bağlayan dünyanın en eski metrolarından biri olan Tünel’e… Tıpkı tünelin çıkışındaki müzik enstrümanları satan onlarca dükkanın olduğu sokak gibi… İstanbul’a yolu düşen herkes mutlaka İstiklal Caddesi’ne uğramalı. Çünkü İstiklal Caddesi aklı baştan alacak kadar güzel… Çünkü İstiklal Caddesi’nde içinizde sakladığınız çocuk usul usul çıkıyor yaramazlık yapmak için… Çünkü İstanbul’un kalbi bu caddede atıyor. Çünkü özgürlük, aşk, keder, sevinç, delilik, mutluluk, çocukluk doyasıya sadece İstiklal’de yaşanıyor…



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img