Rüya gibi şehir New York

spot_img


New York, insanın kalbine ilk bakışta dokunan ve her köşesiyle yeniden şaşırtan bir şehir. Daha uçaktan iner inmez, göğe uzanan binaların yarattığı o dev silüet, sanki “burada her şey mümkün” der gibi karşılıyor seni. Sokakların telaşı, sarı taksilerin korna sesleri, Central Park’ın ortasında aniden bastıran o tuhaf huzur… New York’ta zaman farklı akıyor; dakikalar hızlanıyor ama hisler derinleşiyor. İnsana kendini hem küçücük hem de tuhaf bir şekilde güçlü hissettiren bir şehir burası. Burada geçen her an, hafızanın bir köşesinde yer açtırıyor kendine. Bu şehrin sokaklarında kaybolmak bile korkutmuyor insanı.


Tarihi köprü Brooklyn Bridge

New York’un en ikonik yapılarından biri. Manhattan ile Brooklyn’i birbirine bağlayan köprü, 1883’te açıldığından beri şehrin vazgeçilmezlerinden biri. Üzerinde yürürken hem Manhattan ‘ın hem de East River ‘ın geniş manzarası görülüyor. Yürüyüş yapmak ve fotoğraf çekmek için mükemmel bir yer.


Yüzyıllık anıt Özgürlük Heykeli

New York’un en güçlü sembollerinden Özgürlük Heykeli, 1886’da Fransa’nın Amerika’ya hediyesi olarak Liberty Island’a dikildi. Tacındaki yedi ışınla özgürlüğün tüm dünyaya yayıldığını simgeliyor. Limana yaklaşan herkesi karşılayan bu bakır dev, yıllar boyunca göçmenlerin “yeni hayata ilk bakışı” oldu. Bugün hâlâ hem tarihi hem de duruşuyla şehrin en özel duraklarından biri.


Muzlu kremalı tatlı

New York’ta tatlı molası için sık tercih edilen küçük bir pastane var. Özellikle kremalı – muzlu tatlılarıyla ünlü olan bu yer, şehirde kısa bir durak vermek isteyenler için ideal. İçeri girdiğinizde tatlıların kokusu hemen fark ediliyor ve raflarda taze seçenekler sizi bekliyor.


Şehrin en hareketli noktası / Times Square

New York denilince aklımıza tabii ki ilk burası geliyor. Ben şehri ilk gün yürüyerek gezdiğim ve konum kullanmadığım için Times Square’i bulmam akşamı bulmuştu. Karanlık sokakların arasında bir anda sanki bütün dünya aydınlanmış gibiydi. New York’ un en hareketli noktalarından olan bu meydan binaların dev ekranlarıyla göz alıcı bir yere dönüşüyor. Turistik bir merkez olmanın ötesine geçip şehrin enerjisini temsil ediyor. Gerçekten insanın hayatında bir kere bile olsa görmesi gereken bir yer.


Bol soslu Hamburger

New York’ta klasik bir Amerikan deneyimi denince akla hamburger geliyor. Sokak restoranlarından butik burger mekanlarına kadar her yerde bulunabiliyor. Kalın köftesi ve taze malzemeleriyle hızlı bir öğle yemeği için ideal.


Sakin bir durak Central Park

341 hektarlık dev bir yeşil alan. İçinde 1858 yılında tasarlanan parkın içinde bisiklet parkurları, göller, yürüyüş yolları, konser alanları ve hatta küçük bir hayvanat bahçesi bile bulunuyor. Central Park, New York’un hem gürültüsünden hem de büyüsünden izler taşıyor, şehrin ritmine karşı sakin bir durak.


Kahvaltı için Bagel

Kahvaltıda sık tercih edilen bagel, taze ve çıtır hamuruyla öne çıkıyor. Üzerine krem peynir veya füme somon ekleyerek tadını çıkarmak mümkün. Kahvaltı kültürleri çok fazla olmadığı için başka türlü kahvaltı yapmanız pek de mümkün değil.


Bir dilim Pizza

New York’ta pizza sokakların ayrılmaz bir parçası. İnce hamuru ve bol peyniriyle bir dilim almak, yürürken şehri izlemek için en pratik seçeneklerden. Ayrıca sadece bir dilim pizza bir dolar. Bir dilimle nasıl doyacağım demeyin, yeterince doyurucu oluyor.


Göğe yükselen yapı / One World Trade

Eski adıyla Empire State Building. New York’un göğe uzanan simgesi. 541 metre yüksekliğe sahip olan bu bina şehrin ve ülkenin en yüksek binası. İnşaatı 1929 yılında başlamış bu 102 katlı binanın yapımı tam olarak iki sene sürmüş. Manzarası Hudson Nehri ‘nden Brooklyn’ e kadar uzanır. Ziyaretçilerine sunduğu terasına çıkığınızda bütün New York ayaklarınızın altında kalır.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img