Sadri Alışık Ödülleri ülkemizin en saygın ve prestijli ödül törenlerinden biridir. “Dünyanın en vefalı evladı” diye bilip, sevdiğim Kerem Alışık, babası Sadri Alışık ve annesi Çolpan İlhan’ın adına lâyık bir organizasyon oluşturabilmek için aylarca çalışıp didinir. Bu yıl Sadri Baba’nın 100’üncü doğum yılına denk gelen 26’ıncı Sadri Alışık Ödülleri de her zaman olduğu gibi kusursuzdu. Ödüller yine büyük bir adaletle hak edenlere dağıtıldı.
Gelgelelim, ödül alanların tümünden sahne konuşmalarında Gazze’deki soykırıma tepki göstermelerini bekler, İsrail’i lanetleyen konuşmalar dinlemek isterdim ama yoktu. Çıkan bazı sesler ise çok cılızdı.
Oysa bu yıl pek çok uluslararası ödül töreni İsrail protestolarına güç ve cesaret oluşturacak eylemlerle doluydu. İspanyol aktör Javier Bardem, ödül törenine omuzunda kefiye ile gelip müthiş etkili mesajlar verdi. Yahudi sanatçı Hannah Einbinder bile sahnede İsrail’i kınayıp, “Özgür Filistin” diye bağırdı. AKM’ye ödül almak için koşan bizimkilerde ise çıt yoktu.
Ne oldu? Yahudi lobisinden mi korktunuz? Yoksa Gazze’de yaşananlar sizin umurunuzda olmadı mı? Belki de Yahudi ve Evangelist lobilere göbekten bağlı dijital platformlara iş yapamayacağınızdan çekindiniz. Olur mu, olur!..
Sadri Alışık da, Çolpan İlhan da yaşadıkları süre içinde hep mazlumun yanında oldular, ihtiyaç sahiplerine her zaman omuz verdiler. Onlardan da mı utanmadınız?
Bu gidiş nereyedir?
Ahlaki erozyonu, sosyal çürümeyi bir yana koydum, resmen kokuştuk…
Her gün bir başka rezillikle karşılaştığım için geleceğimiz adına giderek daha fazla endişe duymaya başladım. Öyle ki, hangi birini yazacağımı şaşırdım. Salı günü senarist Merve Göntem’in, genç kızların fuhuş yapmasını nasıl fütursuzca savunduğunu yazmıştım. Şarkıcı Mabel Matiz’in Perperişan adlı yeni şarkısının sözleri ise bu çürümüşlüğün yeni bir beyanı gibi:
“Canıma yetti belalı bekarlık / Yanmalı hangisine? / Ne yapıp etmeli, oğlanı sormalı / Bir koşu annesine / O bana gelmeli, tadıma varmalı / O cici toy bebe onun nesine? / Diyo şeytan “Üstüne atla da”https://www.sabah.com.tr/”Sal kuşu hanesine…” (Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Mabel Matiz’in Perperişan adlı şarkısı hakkında, 5651 sayılı Kanun kapsamında kamu düzeni ve genel sağlığa aykırılık gerekçesiyle erişimin engellenmesi talebiyle Ankara Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurdu)
Yetti mi? Yetmedi tabii ki… Moda programlarının gedikli jürisi Kemal Doğulu, adını verip de reklamını yapmak istemediğim bir YouTube programına kadın kostümüyle katıldı. Sohbeti ise yazmaya elim varmıyor.
Birileri dibimizi oymak için çoktan düğmeye bastı. Şalteri indirmek için daha fazla bekleyemeyiz.
Bas bas elleri kornaya!
Son zamanlarda yollarda ilginç bir uygulama başladı. İnsanlar araçlarının arka camına bazı ibareler yazıp, kutlama için diğer sürücüleri korna çalmaya teşvik ediyorlar.
Geçenlerde haberlere de konu oldu. Genç bir hemşire kızımız yıllardır savaştığı kansere karşı mücadelesini kazanınca arka camına “Kanseri yendim, kutlama için bana korna çal” diye yazmıştı. Gelip geçenler de uzun uzun korna çalarak kutlamaya katılıyordu.
Bir delikanlı da benzer şekilde “Namaza başladım, korna çalarak kutla” yazan aracıyla şehir turu atıyor, trafiktekiler de klakson çalıp “Sakın bırakma” diye onu destekliyorlardı.
İlk bakışta şirin bir olay gibi görünse de yarattığı gürültü kirliliğinden bahseden yok. Zira hastası var, uyuyanı var, ders çalışanı var, öyle değil mi?
Ben olsam arka camıma “Kutlamak için gülümseyip el salla” diye yazardım.
Şeref kürsüsü
Ekim ayında İstanbul’da vereceği konserin tüm gelirini öğrenci ve engellilere bağışlayan Petek Dinçöz’e koca bir alkış da benden.
Zap’tiye
Tayvanlı mühendis Yi-Fei Chen, gözyaşını toplayıp dondurarak, ağlatan kişiye atan bir silah icat etmiş. İşte bilimsel intikam…
Ne demiş?
Marketin camındaki “Önce BİM’e sonra okula” yazılı reklam panosunun altına bir vatandaş ilave yapmış: “Sonra üniversiteye, sonra yeniden BİM’e…”