Şimdi Antalya mevsimi başlıyor – Turizm Haberleri

spot_img


Sonbaharın en güzel ayı eylül kapıyı açtı. Artık o telaşlı güneş daha sakin bir hal aldı. Sahillerdeki yoğunluk bir bir dağılıyor. Kalabalık sokaklar artık daha sakin… Hayır, üzülmeyin daha yaz bitmedi. Asıl şimdi en güzel zaman dilimi başlıyor: Antalya mevsimi! Eylülde Antalya, yazın bitişi değil olgunlaşmış hâlidir. Bu ay elinde serin bir rüzgâr, biraz huzur ve hâlâ sıcacık bir güneşle gelir. Deniz hâlâ davetkârdır, güneş hâlâ cömert ama her şey biraz daha durulmuş, sadeleşmiş ve içtenleşmiş… Ne çok kalabalık vardır, ne çok boşluk… Her şey kararında, tam tadında.

TAM KEŞİF ZAMANI

Turizmin başkenti olan bu şehre hep haksızlık edilmiş gibi gelir bana. Onu “Deniz- kum-güneş” üçgenine sıkıştırmak, derin tarihini ve muhteşem doğasını görmezlikten gelmek gibidir. Antalya’ya gelenler, otellerin sunduğu eşsiz hizmetlerden midir yoksa güneşin deli sıcağından mıdır bilinmez ama şehri tam keşfedemez. O nedenle bu şehri keşfe çıkmak için de en güzel aydır eylül.

KALEİÇİ SAKİN VE DİNGİN

Tarihle iç içe olmak için tam bir fırsattır bu dönem. Güneş hâlâ sıcaktır ama artık baş döndürmez. Doğayla buluşmak, taşlara oturup geçmişi düşünmek, tiyatrolarda yankılanan eski sesleri hayal etmek için ideal zamandır. Hazırsanız sizinle yazın en rafine halini yaşayacağız. Antalya mevsimini birlikte kucaklayacağız. Bu şehre adım atıp deniz-kum-güneş üçlüsünün keyfini çıkardıktan sonra kendinizi hemen sokaklara atmalısınız. İlk durak elbette Kaleiçi olmalı. Kaleiçi’nin dar sokakları, eylülde en keyifli hâlini alır. Her şey daha serin, daha sessiz ve daha fotoğraflık… Kalabalık olmadığı için şehir daha görünür, daha anlaşılır hâle gelir. Kaleiçi’nin sonu falezlere açılır. Karşınızda muhteşem bir liman manzarası. Hele bir de gün batımıysa kendinize hemen buz gibi bir limonata ısmarlayın ve bu muhteşem anın tadını çıkarın…

EN İYİ INSTA KARELERİ ŞELALELERDE

Antalya’da suyun dans ettiği, doğanın cömertçe serinlik sunduğu harika şelaleler olduğunu biliyor muydunuz? İşte karşınızda Antalya’nın üç serinlik uzmanı: Düden, Kurşunlu ve Manavgat Şelaleleri! Instagram için en güzel kareleri veren bu şelaleler, hem bedeninizi hem ruhunuzu dinlendirir. Şehre çok yakın, ulaşması kolay olan Düden Şelalesi, “Doğayla buluşmak istiyorum ama fazla vakitim yok” diyenlerin favorisi. Yukarı Düden’de su öyle bir çağlıyor ki, arkasına gizlenip “Ben buradayım!” diyen mağaraya giriyor. Şehirden biraz daha uzaklaşıp Kurşunlu Şelalesi’ne gittiğinizde, kendinizi sanki bir peri masalının içinde buluyorsunuz. Manavgat Şelalesi, Antalya’nın doğusunda, biraz daha geniş, biraz daha coşkulu bir şelale. Çevresindeki kafelerde oturup serin bir içecek yudumlamak, ardından hediyelik eşya dükkânlarında dolaşmak da cabası.

SERİN VE BÜYÜLÜ MAĞARALAR

Antalya’nın güneşli ve sıcak yüzünün altında, yerin derinliklerinde bambaşka bir dünya saklı: Damlataş ve Dim Mağaraları! Buralar, sanki doğanın gizli sergisi gibi, her köşesi sürpriz dolu. Alanya’ya yer alan Damlataş Mağarası, sadece gözleri değil, ciğerleri de şenlendiriyor! İçeri adım atar atmaz serin bir rüzgar, sizi sıcaktan kurtarıyor. Ama asıl büyü, mağaranın damlataşlarından geliyor. Bu damlalar öyle yavaş damlıyor ki, sanki zaman burada başka bir hızda akıyor. Üstelik Damlataş’ın havasının astım ve solunum yolu hastalıklarına iyi geldiği söyleniyor. Dim Mağarası ise Damlataş’a göre çok daha büyük ve etkileyici. Burada yürürken kendinizi bir anda başka bir dünyaya ışınlanmış gibi hissedebilirsiniz. İçerideki devasa stalaktitler ve stalagmitler, kimi zaman dev sütunlar gibi gökyüzüne uzanıyor.

ANTİK KENTLER ŞIK VE SESSİZ

Eylül, Antalya’nın açık hava müzelerine gitmek için en risksiz zamanlardan biri. Ne başınıza güneş geçer, ne kalabalık sizi bunaltır. Bu kentte zamanın tozlu sayfalarından fırlayan dört antik kent bulunuyor: Aspendos, Perge, Side ve Phaselis… Aspendos denince akla ilk gelen Roma döneminden kalma tiyatro. Öyle sağlam yapılmış ki… Burada sadece tiyatro yok; antik sarnıçlar, hamamlar ve su kemerleri de sizi zamanda yolculuğa çıkarır. Perge ise, devasa sütunlu yolları, geniş meydanları, antik stadyumu ve hamamları ile koca bir Roma şehri. Side, hem antik kenti hem de plajlarıyla ünlü bir cennet. Burada deniz kenarında yürürken, yanınızda Roma hamamları, tiyatrolar ve tapınak kalıntıları yükselir. Özellikle Apollon Tapınağı’nın gün batımında aldığı turuncu renk, Instagram’ın favori karelerinden. Phaselis’te tarihi kalıntılar ve masmavi deniz yan yana.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img