İki yıllık bir vahşet fırtınasının ardından İsrail, Hamas ile anlaşma masasına oturmaya mecbur kaldı. Bunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, tüm dünyayı ayağa kaldıran haklı tepkisi önemli bir rol aldı. Küresel vicdanın İsrail mallarına yönelik boykotu da, siyonizme diz çöktüren bir başka etken oldu. Tarım, savunma, sanayi ve yazılımda yüksek teknoloji gerektiren ürünlerin yüzde 60’ını dünyaya ihraç eden İsrail, uzun soluklu bir boykotla adeta by pass edildi. Aktivistler ve uzmanlar, İsrail’in zayıf karnının ekonomi olduğunu belirterek, siyonizmle mücadelenin boykot temelli gitmesi gerektiğine işaret etti.
Siyonist İsrail tarihte eşine az rastlanır bir zulüm örneği sergileyerek, 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’de sistematik bir soykırım gerçekleştirdi. Başta Türkiye olmak üzere küresel vicdandan yükselen soykırım karşıtı sesler İsrail’i anlaşma masasına oturtsa da, Siyonist lobi her fırsatta tüm dünyaya meydan okuyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun, ‘Kullandığınız telefondan, yediğiniz domatese kadar bu topraklarda üretiliyor’ diyerek dünyaya meydan okuması, siyonizmin finansal anlamda kılcal damarlarımıza kadar sızdığını gözler önüne serdi. İsrail yüksek teknoloji ürünlerinin yüzde 60’ını elinde bulunduruyor. Yine 2024 yılı içerisinde 61.7 milyar dolarlık yüksek teknoloji ihracat ediyor. Bu ihracın içerisinde, yazılım, tarımsal teknoloji ve ileri teknolojik ürünler mevcut. Açık kaynaklardan rahatlıkla bulunabilecek bu rakamlar, İsrail’in küstahlığının altında yatan en önemli etken. Uluslararası ilişkiler uzmanları, siyonizmle mücadelenin asıl şimdi başladığını belirterek, İsrail’e diz çöktürecek ve barışı sürdürecek olan tek kozun, ekonomik boykut olduğunu ve tüm dünyada boykotun devam etmesi gerektiğini söylüyorlar.
EKONOMİK BİR YAPTIRIM ŞART
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Doç. Dr. Gökmen Kantar, “Türkiye, her türlü ekonomik faaliyeti işgalci ve soykırımcı İsrail’le durdururken ne yazık ki bölgedeki hükümetler genel olarak İsrail’le ticaretlerini sürdürmeye devam ediyor. Dünya genelinde sivil toplum kuruluşları işgalci ve soykırımcı İsrail’e karşı “boykot” çağrısı ile kamuoyunu oluşturuyor. Bu boykotun Gazze’deki barışın en büyük sigortası olduğunu unutmayalım. Ayrıca işgalci ve soykırımcı İsrail’in Gazze’de yaptıklarının da ekonomik bir tazminatı olmalı. Bu dünya düzeninin adaletli ve barışçıl olarak yoluna devam etmesi için zorunluluktur. Yoksa dünyada kimse uluslararası hukuktan söz edemez” ifadelerini kullandı.
Akademisyen Dr. Durdu Mehmet Özdemir de, siyonist lobinin dünyadaki varlığına ve etkinliğine dikkat çekti:
SİYONİST PROPAGANDAYA DİKKAT
“İsrail bu zamana kadar yürütmüş olduğu ileri düzey propaganda ve lobicilik faaliyetleri ile dünya toplumları nezdinde soykırıma uğramış mağdur bir halka sahip olan bir devlet olarak bilinir ve desteklenirken artık bu algı kırıldı. Soykırım gerçekleştiren bir devlet olarak öne çıkmaya başladı. Bu hakikatin tüm dünyaya daha açık gösterilmesi sürecin seyri açısından oldukça önemli. Ancak burada meselenin sadece Gazze ile sınırlı kalmaması, Kudüs’ün statüsü, Yahudi yerleşimciler, İsrail işgali altındaki diğer Filistin toprakları ve Filistinli mülteciler konularında da çözüme ulaşılması oldukça önemli. Bunun için de Filistin meselesinin tüm boyutlarıyla küresel düzeyde anlatılabilmesi çok çok önemli.”
BOYKOT KÜRESEL VİCDANIN ÇIĞLIĞI
Sumud Filosu Aktivisti Said Ercan da sürdürülebilir bir boykotun hem politik hem de vicdani anlamda önemli etkilerinin olacağına işaret ediyor. Ercan, “Boykot konusunu hem ahlaki hem de stratejik bir duruş olarak ele alıyoruz. Özellikle Gazze’ye yönelik saldırılar ve işgalci İsrail’in politikaları bağlamında bireysel ve toplumsal boykotun önemi çok yüksek” dedi.
Sürdürülebilir boykotu üç ana temelde ele alan Ercan, şunları söyledi:
Vicdani Sorumluluk: Boykotun sadece ekonomik değil, aynı zamanda ahlaki bir refleks olduğunu savunuyoruz. Ona göre, zulme sessiz kalmamak için bireysel tüketim alışkanlıklarımızı gözden geçirmek gerekiyor.
Gençlere Çağrı: “Vicdan insanlığın navigasyonudur” diyerek, boykotun yön bulma aracı olduğunu söylüyoruz. Boykot gençlere süs gibi duruş katıyor, zaten boykot markalar sağlığa ciddi zararları olan markalar.
Kültürel Boykot: Sadece ürün değil, kültürel ve dijital içeriklerin de sorgulanması gerektiğini savunuyoruz. Bu bağlamda, bazı dijital platformların ve markaların Filistin karşıtı tutumlarına dikkat çekmek istiyoruz. Bu markalar reklam yüzleri sanatçılar ile ahlaksızlığı da körüklüyor popüler ediyor ve toplumun değerleri ile dalga geçiyor.
YÜKSEK TEKNOLOJİLİ ÜRÜNLER İHRAÇ EDİYOR
İsrail, geçtiğimiz 1 yılda dünyaya 61.7 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu rakama, dünyanın farklı ülkelerinde faaliyet gösteren ve siyonizme açıktan destek veren şirketlerin ihracat rakamları dahil değil. Buna rağmen ortaya korkunç bir rakam çıkıyor. İşte İsrail’in başlıca ihraç kalemleri:
Elektrikli makineler, elektronik ve mekanik cihazlar: 18 milyar dolar
Kimyasal ürünler (ilaçlar dahil): 10 milyar dolar
Mücevher ve işlenmiş elmas: 9 milyar dolar
Optik, teknik ve medikal cihazlar: 7 milyar dolar
Mineral ürünler: 5 milyar dolar.
TEKNOLOJİ ŞİRKETLERİ İSRAİL’E DESTEK VERDİ
Soykırım sürecinde siyonist bağlantılı küresel şirketler doğrudan yahut dolaylı olarak İsrail’e desteğini sürdürdü. Amazon, Google ve Microsoft gibi teknoloji devleri İsrail’e bulut depolama hizmetleri sağlarken, Elbit Systems, Israel Aerospace Industries (IAI) ve Rafael Advanced Defense Systems gibi savunma şirketleri de 7 Ekim 2023 sonrası rekor karlar elde etti.
Airbnb, Booking.com ve Expedia, işgal altındaki Filistin topraklarındaki yasa dışı yerleşimlerde kiralık mülk sunmaya devam ediyor. Disney’e ait Marvel Studios’un yeni “Kaptan Amerika” filminde İsrail’i yücelten bir “süper kahraman” karakteri yaratması, kültürel alanda da işgal rejiminin propagandasına destek sağlandığını gösteriyor.
Başta Facebook, Instagram ve bunun yanında X ve TikTok gibi sosyal medya platformları, İsrail yanlısı bir sansür politikası izledi.
ART ARDA ŞUBELERİ KAPANDI
İsrail’e yönelik boykotlar nedeniyle satışları düşen Starbucks’ın CEO’su Laxman Narasimhan görevinden ayrılmak zorunda kaldı, Amerikan kahve zincirinin satışları, İsrail’e verdiği destek nedeniyle başlatılan boykot kampanyaları sonrasında düşüşünü sürdürüyor.
Dünyaca ünlü hazır giyim markası Zara, Gazze’deki yıkımı anımsattığı gerekçesiyle yoğun eleştiri alan reklam kampanyasını internet sitesinden ve sosyal medya hesaplarından kaldırmak zorunda kaldı.
Fransa’da, Filistin Acil Durum Kolektifi aktivistleri, İsrail’e verdiği destek nedeniyle Carrefour’a karşı ekonomik boykot çağrısında bulunurken, Fransız perakende devinin uluslararası hukuku ihlal ederek Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşimlerde mağazalar açtığını belirtiyor.
Hollanda Savcılığı, tatil kiralama platformu Booking.com hakkında, İsrail’in yasa dışı yerleşimlerindeki mülkleri listelediği gerekçesiyle insan hakları örgütleri tarafından yapılan suç duyurusu kapsamında soruşturma yürütüyor.
Filistin BDS Komitesi, şirketlerin İsrail’e verdikleri desteğin sadece ticari kaygılardan kaynaklanmadığını, aynı zamanda ideolojik bir tercih olduğunu vurguluyor.
BDS Komitesi, bu şirketlerin İsrail’deki operasyonlarının soykırım suçuna ortak olduğunu vurguluyor ve boykot kampanyalarının başarıya ulaşması için stratejik hedeflere odaklanılması çağrısında bulunuyor. Komite, geçmişteki başarılı örneklerden ilham alarak, Güney Afrika apartheid rejimine karşı yürütülen kampanyalara benzer stratejik bir yaklaşım öneriyor.