Milletler, kültürel hafızalarının berraklığı nispetinde geleceğe daha güvenle yürürler. Kültürel birikimleri yok olmuş toplumların, tarih sahnesinden çekilmesi sadece bir zaman meselesidir. Birçok imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul, görkemli asaleti ve tarihi eserlerle süslenmiş silüeti ile baş döndüren bir güzelliğe sahip. Son 20 yılda her alanda olduğu gibi kültürel varlıklarımızın korunmasında da çığır açıcı gelişmeler yaşanıyor. Geleceğe aktarılan her tarihi yapı, bizi daha da zengin kılıyor ve güçlü hale getiriyor. İstanbul’un tarihi bir mekanını sizler için görüntülendik ve modern bir dokunuşla geleceğe nasıl aktarılacağının hikayesini dinledik…
Tarihi yarımadadaki Unkapanı’nı hepimiz biliriz. Oradaki tarihi değirmenin varlığından da haberdarızdır. Bir dönem Osmanlı’nın başkentinin ekmek ihtiyacının karşılandığı tarihi değirmende bugün çok titiz bir çalışma gerçekleşiyor. Bugün yalnızca kâgir duvar kalıntıları ayakta kalan yapı, Süleymaniye Yenileme Alanı kapsamında İbn Haldun Üniversitesi’nin Süleymaniye Kampüsü olarak yeniden hayata geçiriliyor. Fatih Belediyesi’nin de destek verdiği proje, İstanbul’un tarihi kimliğinin korunması açısından kritik önem taşıyor.
GELECEĞE TAŞIYORUZ
Unkapanı Değirmeni’nin bulunduğu alana girdiğinizde titiz bir çalışmanın yürütüldüğünü daha ilk andan itibaren anlıyorsunuz. Tarihi yapının çevresinde her türlü güvenlik önlemi alınmış. Proje çalışanları da tarihin izlerini taşıyan bir yapıya karşı sorumlulularının bilincinde hareket ediyor. Atılan her adım binbir incelikle gerçekleştiriliyor. Çalışmalar hakkında bilgiyi Bilimsel Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Can Binan’dan aldık. Projenin izin ve hazırlık sürecinin kılık kırk yaran bir displinle gerçekleştiğini belirten Prof. Binan, “Değirmen 19. yüzyılda inşa ediliyor. Osmanlı modernleşme hareketinin önemli bir yapısı. Bir fabrika kompleksi gibi düşünebilirsiniz. Bu bölge zaten hep ticaret limanı. Kapan biliyorsunuz gümrük demek. İbni Haldun Üniversitesi burayı dönüştürüp, bir kampüs yapmak istiyor. Prestij kampüs gibi düşünebilirsiniz. Ben koruma ve restorasyonun danışmanı olarak başladım. Detaydan genele istişareler gerçekleştiriyoruz. Biz burada yoktaki varı göstermeye çalışıyoruz. Çünkü tarihi yapı, harap olmuş durumdaydı. Ve eskiden değirmen olduğuna dair kanıt çok azdı” dedi.
Projenin en kısa sürede hayata geçirleceğini söyleyen Binan, “Burası eklenerek gelmiş bir yer, izler görüyoruz. Bu yapı bize bir hikaye anlatıyor. Biz o hikayeyi korumak ve geleceğe aktarmak istiyoruz. O dönemin, mimarisini, sanayisin anlatıyor. Mekan dört duvar olmanın ötesinde bir anlam taşıyor. O günün kulanımlarına işaret ediyor. Yapabiliyorsanız bu yapının bütün izlerini yaşatmak zorundasınız. Bu değirmende mekanik hiçbir aksam kalmamıştı. Buhar makinasından tutun, demir aksana, kasnaklara kadar yok olmuştu. Biz bir kaç tane bulabildik. Buradaki hikayeyi anlatmak için çok düşündük. Mimari ile uyumlu olmak çok önemlidir bu tarz yapılarda” dedi.
TARİHİN BÜYÜLEYİCİ ATMOSFERİ
Osmanlı’nın en ihtişamlı zamanlarına şahitlik etmiş tarihi yarımada içerisinde bulunan değirmenden bugün geriye çok az bir şey kaldığını söyleyen Binan, “Duvarlar ekseriyletle korunsa da değirmen olduğuna yönelik izleri bulmak oldukça zor. İşte bu ekip, o zorluğun da altından başarıyla kalkmayı bilmiş. Tarihi binadan geriye kalan ve hüvviyetinin tescili bakımından büyük önem arz eden ufak kalıntılar, özenle çıkarılıyor ve korunuyor. Etrafı sur niteliğinde duvarlarla çevrili alan, bir kuyumcu titizliğiyle yapılan dokunuşlarla, hem geleceğe aktarılıyor hem de akademi dünyasına kazandırılıyor. Bir buçuk sene içerisinde bitirilmesi düşünülen projenin, açılışa özel bir haberini yapmanın da sözünü alarak, tarihi yapının büyüleyici atmosferinden dışarı adım atıyoruz” ifadelerini kullandı.
ÖZGÜN KİMLİK: ÇAĞDAŞ EĞİTİM MERKEZİ
Prof. Dr. Can Binan, “Projenin amacı, bu endüstri mirasının özgün kimliğini korurken çağdaş bir eğitim ve kültür işlevi kazandırmaktır. Ayakta kalan beden duvarları çelik taşıyıcılarla desteklenecek, restitüsyon verilerine göre yok olmuş bölümler rekonstrüksiyon yöntemiyle yeniden yapılacaktır. Yeni mekânlar, tarihsel kısımlarla uyumlu olacak fakat üniversitenin modern ihtiyaçlarını da karşılayacaktır. Kampüs bünyesinde rektörlük, idari birimler, kütüphane, akademik bölümler, derslikler, konferans salonları ve sosyal alanlar yer alacaktır. Böylelikle yapı, geçmişin izlerini görünür kılarken geleceğe dönük bir akademik merkez işlevi görecektir” diye konuştu.
KENT TARİHİNDE ÖNEMLİ BİR MEKAN
İstanbul’un tarihsel ticaret merkezlerinden biri olan Unkapanı, Osmanlı öncesi dönemlerden itibaren hububat ticaretinin ve iskele faaliyetlerinin odak noktası olmuştur. Osmanlı döneminde de bu işlevini sürdürmüş, özellikle un ve tahıl ticaretinde kentin kalbi haline gelmiştir. Burada inşa edilen Unkapanı Değirmeni, 19. yüzyılda Hazine-i Şahane tarafından satın alınarak buharlı sistemle donatılmış ve modernleşme sürecinin öncü endüstriyel tesislerinden biri olmuştur. 1850’lerden itibaren fırın, ahır ve rıhtım gibi ek yapılarla büyüyen kompleks, Haliç kıyısında sanayi kimliğinin simgesi olmuştur. Ancak 20. yüzyıl ortasında Atatürk Bulvarı’nın açılması ve bölgedeki dönüşümler sonucunda işlevini yitirmiş, büyük ölçüde yıkılmıştır.