FERHAT GÖÇER
Bestesi bana sözü Vural Şahin’e ait ‘Üzmez’ şarkısını çıkardım. Yapay zekâya kafayı takmış durumdayım. Klibi yapay zekâyla yaptık. ‘Yapay zekâyı kullanmayı bilmeyecekler işsiz kalacak’ diyor bunu üretenler. O yüzden korkmaya gerek yok. Onu doğru kullanmak önemli. Yapay zeka 5 sene içinde sektörü işgal edecek. Öngörüm bu. Müzik sektörü bundan çok etkileniyor. Çağı yakalamak lazım. Dijital devrimi yakalayamayanlar sistemin dışında kaldılar.
Bu toprakların sarsılmaz bir muhafazakârlığı var. Ne yaparsanız yapın bunu yıkamıyorsunuz. Dejenerasyon önündeki en büyük silahımız bu, kültürümüzün sarsılmaz kökeninin olmasından güç alıyoruz.
BAKANLIK DEVREDE
Volkan Konak’ın vefatı bizi çok üzdü. Onun sahnedeki vefatından sonra yeni bir şey hazırlıyoruz. Bakanlıklarla konuştuk. Kıbrıs’taki üniversiteden buradaki üniversiteden 2 sağlık hukukçusu ve bir avukatla mütalaalar hazırlıyoruz. Sahnede kalp krizi geçirdin ne yapılır diye… Bu sadece sanatçı adına değil, oradaki müzisyenler ve gelen seyirciler için de… Herhangi birinin başına kardiyovasiküler bir şey gelince neler yapılacağını araştırıyoruz. Bu araştırmayı iki ülkenin Bakanlığına sunacağız. Bunun bize ders olması için uğraşıyoruz. Bir daha tekrarlanmaması adına en azından Volkan’ın hatırası bir şeye vesile olsun diye bu işin takibini sürdüreceğiz. Bunlar olsaydı Volkan’ı kurtarabilir miydik soru işareti? Ama yüzde 1’lik ihtimal bile olsa bunun varlığını bilmek çok kıymetli. Ülkemizde bu sistem daha oturmuş. Bunu Kıbrıs’a da adapte etmemiz gerekiyor.

Kuaförler’de çalınan şarkılar için metrekare başına 6 bin lira ödeyeceği haberleri yapıldı. Bu yalan. Öyle bir şey yok. Metrekare başına değil yıllık ücret o. Bütün yıl boyunca ödeyeceği para o kadar. Taksicilerden Çiğköftecilere kadar imza attılar artık umumi mahallere bile indik artık. Kul hakkının önüne geçmeye çalışıyoruz. Önde starlar şarkıları söylerken, o şarkıları yazanlar 5 kuruş kazanamıyor. Sefalet içinde yaşayan gerçek eser sahipleri var. Telif böyle bir şey. Amerika, Almanya, Japonya dünyanın telif haklarında üç önemli ülkesi 1.5 milyar dolarlık teliflerden bahsediyorlar. Bizimkini toplasak 30 – 40 milyon dolar. Yüz kat gerideyiz. Biz gelmeden önce dünyada sondan 4’üncüydük, şimdi 36. sıraya çıktık.
Annem babam öğretmendi. Hekimliği ailemin isteğiyle okudum. Sonra o işin kutsallığını müzisyenliğimde kullandım. O disiplin bana çok şey kazandırdı.
Meslek hayatımda hep görünmeyen duvarlarla mücadele ettim. Bu duvarları yıkmak için çabaladım. Müziğin sağcısı solcusu olmaz, müzik birleştiricidir. Bugüne gelebildiğime, ayakta durabildiğime şükrediyorum.
GERİYE DÖNÜK HATALARIMLA YÜZLEŞİYORUM
Geriye dönüp baktığımda çok kalp kırdım. Dargınlıklarımla barışmaya hatalarımla yüzleşmeye gayret ediyorum. Kırıldıklarım, affetmeyeceklerim var onları da ilahi adalete bırakıyorum. Özel hayatımda hatalar yapan hep ben oldum, sorumluluğun çoğu bende. Mesela ilkinde havaya girdim. Şirazem kaydı bir dönem. Şöhreti sırtlamak zor geldi.
OYUNCULUK HADDİM DEĞİL
Sabahattin Ali gösterisine pandemi öncesinde başladık. Sabahattin Ali’nin hayat hikâyesini ve şarkılarını sahneye taşıdığı “Aldırma Gönül” müzikali 5 yıldır devam ediyor. Biz buna sosyal sorumluluk projesi diye başlamıştık. Yeni nesillere anlatmak istiyoruz. Bir insan ne kadar ileriye gitmek istiyorsa o kadar geçmişe bakması gerekir derler ya. Bu bizim kültürümüzün bir parçası. Şimdi büyük bir Anadolu turnesine başlıyoruz. 7 Mayıs’ta Gaziantep’te, 8’inde Diyarbakır, 9’unda Mardin, 10’unda Şanlıurfa, 11’inde Batman’da olacağız. Benim oyunculuk iddiam yok. Yönetmen Ezel Akay’ın iteklemesiyle başlayan bir şey. Kendin hissettiğini yap dedi. Zaten sonra kendimi Sabahattin Ali gibi hissetmeye başladım. Oyunculuk haddim değil.

GÜLPER ÖZDEMİR
ÇOCUKLUĞUM FINDIK TOPLAMAKLA GEÇTİ
Dönem işlerini çok seviyorum. 1930’ları 1960’ları oynadım ama 11. Yüzyıl dönemi bambaşkaymış. Platoda o dönemi çok iyi yaşatıyorlar. Kudüs Prensesi rolündeyim. Prensesliğimin son günlerini yaşıyorum. Dizi bitiyor.
Necip Fazıl Kısakürek’in romanından uyarlanan Bir Adam Yaratmak adlı filmimiz festivalleri dolaşıyor. İlk festival deneyimimdi.
Almanya’da doğmuş Paris’te oyunculuk eğitimi almış biriyim. Oyunculuk kariyerimde Almanya’da başladı. Lisede tiyatroyla başladım ama sonra oyuncu olacağım diye devam etmedim. Ne olacağım diye bir derde düştüm. Liseden sonra üniversiteye girmeden önce bir eğitim programı vardı. Yurtdışına gidebileceğim bir eğitim seçmeye karar verdim. 3 sene Almanya’da bir sene Amerika’da Uluslararası İşletme okudum.
AKLIM O PROJEDE KALMIŞTI
Almanya’da okurken, fırında çalıştım, çocuk baktım. Garson olarak çalıştığım dönemde farklı bir yüzün var, ajansa başvur dediklerinde ajansa gittim. Fotoğraflarımı çektiler. Reklam teklifleri gelmeye başladı ama Almanya’da olduğum için değerlendiremedim. New Yorktayken Türkiye’den bir dizi teklifi geldi. Yabancı kız arıyorlardı, onun seçmelerine girdim. 3 gün sonra seni Türkiye’ye bekliyoruz dediler. Filinta dizisiydi. 4 ayım kalmıştı eğitimimin bitmesine, o yüzden gidemedim. Üniversite bitince görüşelim dediler. Almanya’ya geri döndüm. Ama aklım o projede kalmıştı.
Sonrasında atv’de Sen Anlat Karadeniz ve Gülperi dizilerinde rol aldım. Fenerbahçe’nin kuruluş sürecini anlatan Zaferin Rengi filminde oynadım.
Annem babam Sinoplu. Türkiye’ye her yaz gelip gidiyorduk zaten. Çocukluğum fındık toplamakla geçti. Annem babam emekli oldu Sinop’talar.
SEYAHAT ETMEYİ SEVİYORUM
16 yaşında tek başıma dünyayı gezmeye başladım. İlk Malta’ya gitmiştim. Benim yolculuklarım hep eğitimle birleşiyordu. İngilizce eğitimi için Malta’ya gitmiştim 3 haftalığına. Oradan da Hindistan’a Yeni Delhi’ye gidip 2 ay kaldım. Tayland, Endonezya, Kamboçya, Bali dâhil pek çok ülkeye gittim. Daha gidilecek çok yer var. Tek başıma gidiyorum, hostellerde kalıyorum. Yalnız olduğunda daha özgür oluyorsun.
MERT TURAK
AMACIM ÜNLÜ OLMAK DEĞİLDİ
Koç burcuyum hiperaktifim, aynı anda birkaç işle uğraşmayı seviyorum. Evde oturamam. Yeşil Deniz’in 10 bölümünü bitirdik.
Tete ve Masallar Diyarı filmimiz vizyona girdi. Ama sinemada çok salon bulamadık. Bu da bize tecrübe oldu. İçim çok rahat. Haldun Dormen’le beni konservatuvara alan hocamla bir film bıraktığım için içim çok rahat. Nitekim Engin Altan Düzyatan, Pelin Karahan, Keremcem, Can Kızıltuğ gibi isimlerle bir telefonla yanımda oldukları için çok mutluyum.
Grup Gündoğarken şarkılarından oluşan bir müzikal projemiz var. Mamma Mia nasıl Abba müziklerinden oluşan bir müzikalse bizimki de Grup Gündoğarken şarkılarının olduğu bir aşk hikâyesi olacak. Geçmiş Değil Bugün Gibi adıyla, Kubilay Zerener’in Melike Vatansever’in senaryosunu yazdığı benim de Sercan Şahinkaya ile birlikte yapımcılığını üstlendiğimiz bir projeyi hayata geçirmeye çalışıyoruz. Ağustos’ta Açıkhavalarda oluruz diye düşünüyorum.
GENÇLER SKOR ODAKLI
Genç oyuncular daha sete ilk girdiklerinde benim karavanım hangisi demeye başlıyorlar. Bunu geçmeleri lazım, skor odaklı bir gençlik yetişiyor. Kimse o maçın oraya nasıl geldiğiyle ilgilenmiyor. Hâlbuki önemli olan yolun kendisidir. Aktörlük dünyadaki en kişisel iş. Hep kazanmaya odaklı, güzel olmaya odaklı bir dayatma söz konusu. Aktörü iyi yapan başarısızlıklarıdır. Sen onu yaşamadan emek vermeden nasıl yol alacaksın. Benim odağım hiç ünlü olmak değildi.
2015’te Mucize filminden sonra birçok teklifi reddedip tiyatroya döndüm. Mert Turak dizi yapmıyor algısını yeni kırabildik. İyi bir film olsun tiyatro devam etsin diye düşündük. Şansıma, Allah gönlüme göre bir proje verdi.
GAZZE’YE VERİLEN DESTEĞE TEPKİLER ANLAMSIZ
Filistin ve Gazze konusunda bir görüş bildirdiğinde olumsuz tepki almamızı anlamıyorum. Kapitalizm artık farklı silahlar seçiyor. Kendi bayramlarımızdan önce Amerikan cadı bayramlarını öğrettiler bize. Farklılıklarımız bize değer katıyor, bu kadar ayrışmamak, kapitalizmin, siyonizmin ekmeğine yağ sürmememiz lazım.


















