Trump ve Pentagon’un sessiz savaşı

spot_img



Trump ve Pentagon’un sessiz savaşı

Donald Trump’ın başkanlığı, klasik siyasi kavramların çok dışında bir dönem olarak tanımlanıyor. Peki Trump’ın en görünmeyen ama en etkili mücadelesi neydi?

Cevap şu:

Trump ile Pentagon-Savunma Sanayi Kompleksi arasında yaşanan “sessiz savaş.”

Bu yazı, kamuoyuna fazla yansımayan ancak Trump’ın savaş karşıtı çizgisini sürekli zorlayan derin Amerikan yapılanmasını ve bu yapının Trump üzerindeki etkisini inceliyor.

1. TRUMP’IN “SAVAŞ KARŞITI” DURUŞU VE STRATEJİK HESABI

Trump başkanlığı boyunca sık sık şu ifadeyi kullandı:

“Amerika’yı sonsuz savaşlardan çıkaracağız. Artık savaş değil, ticaret zamanı.”

(Fox News, 2020)

Trump’ın bu yaklaşımı; askeri müdahaleyi değil, ekonomik tehdit, yaptırım, diplomatik baskı gibi unsurları öncelikli araç haline getirdi. Ancak bu tavır, Pentagon’un ve savunma sanayi devlerinin kurduğu çıkar düzeniyle çatıştı.

2. ASKERİ SANAYİ KOMPLEKSİ: BİR “GÖRÜNMEZ DEVLET” YAPILANMASI

Amerikan başkanları, Eisenhower’dan bu yana bir konuda hemfikirdir:

“ABD’de gerçek karar verici sadece Beyaz Saray değildir. Pentagon, CIA, savunma sanayi şirketleri ve onların siyasi destekçileri, asıl ağırlık merkezidir.”

ABD’nin yıllık savunma bütçesi 1 trilyon dolara yaklaşmış durumda. Bu bütçeden en büyük payı alan şirketler:

Lockheed Martin

Raytheon

Boeing Defense

General Dynamics

Northrop Grumman

Bu şirketlerin lobicilik harcamaları, seçim dönemlerinde politikacıları etkilemek için kullanılıyor. OpenSecrets.org verilerine göre sadece 2024 seçim yılında savunma sanayi şirketleri Washington’da lobicilik için 477 milyon dolar harcadı.

3. TRUMP’IN “ASKERİ VESAYETLE” SAVAŞI

Trump 2020’de Savunma Bakanı James Mattis’le yaşadığı kriz sonrası şu açıklamayı yapmıştı:

“Benim başkanlığımda askerler savaş istemiyor gibi davranıyor ama generaller silah firmalarının temsilcisi gibi hareket ediyor.”

(Axios, 2020)

Bu açıklama, ABD’de ciddi tartışmalar doğurdu. Pentagon içinden bazı komutanların, Trump’ın Ortadoğu’dan asker çekme planlarına “karşı çalışma yürüttüğü” iddia edildi.

Washington Post’un özel haberine göre, Trump’ın 2021’de Afganistan’dan asker çekme emrini Pentagon geciktirerek 3 ay oyaladı. Bu süreçte savunma şirketlerinin yeni kontratlar imzaladığı tespit edildi.

4. İSRAİL’İN BASKI KATMANI: NETANYAHU, LOBİLER VE İRAN DOSYASI

Trump her ne kadar “barış” odaklı açıklamalar yapıyor olsa da, İsrail Başbakanı Netanyahu’nun İran’a karşı saldırgan tutumu, Trump’ı sık sık köşeye sıkıştırdı.

AIPAC (American Israel Public Affairs Committee) gibi güçlü Yahudi lobileri Trump’ı hem medya üzerinden hem de Kongre üyeleri aracılığıyla yönlendirmeye çalıştı.

2025 Temmuz’unda İran’a karşı İsrail’in düzenlediği nükleer tesis saldırısı öncesi ABD’nin hava kontrol ve istihbarat sistemlerinin kullanıldığı iddia edildi. Bu durum, Trump’ın doğrudan onay vermediği ama engel de olamadığı bir “gölge operasyon” olarak tanımlandı.

5. TRUMP’IN DENGELEME FORMÜLÜ: “SAHADA GÖRÜNME, AMA YÖNLENDİR”

Trump, savaşı doğrudan başlatmak istemese de, savunma sanayi ve İsrail taleplerini tamamen görmezden de gelemedi. Bunun yerine:

Diplomatik mesajları üçüncü ülkelerle (örnek: Suudi Arabistan üzerinden İran’a),

Askeri destekleri dolaylı yöntemlerle (örnek: istihbarat paylaşımı, teknik destek),

Kamuoyunu yatıştıran açıklamaları sosyal medya üzerinden yönetti.

Bu yöntemle hem “savaşı engelleyen lider” profili çizdi, hem de ABD çıkarları doğrultusunda bazı operasyonlara göz yumdu.

6. TRUMP’IN ÇIKIŞ YOLU: BARIŞÇIL LİDER İMAJIYLA MÜCADELEYİ KAZANMAK

Trump, 2025’in son çeyreğinde tekrar “büyük barış anlaşması” söylemini gündeme taşıdı. İran ile yapılacak olası nükleer anlaşmayı bir “diplomatik zafer” olarak sunmak istiyor.

Ancak bunun gerçekleşebilmesi için, önce ABD savunma sanayii ve İsrail lobisinin etkisini kırması gerekiyor. İşte tam bu noktada:

Trump’ın savaşa değil, sistem içindeki “savaş yanlısı lobilere” karşı verdiği mücadele öne çıkıyor.

SONUÇ: GERÇEK MÜCADELE SAHADA DEĞİL, KULİSLERDE

Donald Trump’ın “savaş istemeyen başkan” profili, Amerikan savunma endüstrisinin dev baskısı altında ayakta kalmaya çalışıyor. Gerçekte yürüttüğü mücadele, Tahran veya Tel Aviv ile değil; Washington’daki savaş lobileri ve savunma şirketleriyle.

Bu açıdan bakıldığında, Trump’ın mücadelesi sadece dış politika değil; devletin içindeki askeri vesayete karşı siyasi bir direniştir.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img