Yahu nüfus cüzdanında “Türk” yazan biri, yerli ve milli savunma sanayiinde karşılaşılan zorluk ve aksaklıktan sevinç duyar mı? Kanı bozuksa duyar elbette.
Sosyal medyanın besleme hainleri zevkten dört köşe olmuş bir halde “Gördün mü bak, KAAN‘ın motoru ABD‘den gelecekmiş” diye yaygaraya başladılar.
Onların gözündeki kataraktı kaldırmaz ama yine de gerçeği anlatayım:
KAAN uçağının sadece ilk 20 tanesinin ABD F110 motoruyla üretilmesi hedeflendi, ondan sonraki tüm uçaklar yerli TF35000 motoruyla üretilecek. Zaten bir uçağın 5. nesil sayılması için yerli motor kullanması gerekiyor. Yani tamamen ABD motoruna bel bağlanmış olsa, KAAN hiçbir zaman 5. nesil uçak olamayacaktı. Bu nedenle “KAAN projesinin motoru gelmiyor, proje yalan oldu” diye salyalarını toplayamayanlar, KAAN uçağının 5. nesil olması için kendi motorunun ta projenin başında hedeflendiğini de bilmiyor.
İçimizdeki hainler boşuna umutlanmasın. İt ürür, kervan yürür…
SUMUD filosu neyi kanıtladı?
1- Gazze ulaşılmaz bir yer değildir.
2- 15-20 sivil tekne, bazen koca askeri donanmalardan daha etkili olabilir.
3- Katil İsrail’in gücü ancak sivilllere ve masumlara yeter.
4- Gazze meselesi artık bölgesel bir sorun olmaktan çıkıp, insanlık ve terörizm arasındaki “küresel vicdani savaşın” adı haline gelmiştir.
5- SUMUD filosunun kahraman aktivistleri sayesinde Gazze’nin çevresindeki İsrail surlarında ilk gedik açılmıştır ve devamı mutlaka gelecektir.
Şeytan Sofrası’ndaki ağır lokma
Ayvalık‘taki turistik tepe Şeytan Sofrası‘nı artık bilmeyen yok. Adını gün batımında kızıl bir tepsideki tabaklar gibi görünen adacıkların manzarasından alıyor. Bir de “şeytanın ayak izi” diye turistlere yutturulan uydurma bir ayak izi var.
Ancak son yıllarda Şeytan Sofrası’nı daha da meşhur eden, ziyaretçilerin çul çaput bağladıkları demirden türbe benzeri bir adaklık.
-Tövbe estağfurullah- şeytanın türbesi mi olurmuş? Bazıları artık şeytandan medet umar hale gelmişse vay hallerine…
Bizi bu uzmanlar mahvetti
Ebeveynlerin kafası çok karışık. Nasıl olmasın ki? Çocuklarını nasıl büyüteceklerine dair neredeyse her dakika sosyal medyadan uzman direktiflerine maruz kalıyorlar. Hepsi aynı şeyi söylese sorun yok ama birinin söylediğini diğeri yalanlayınca anne babalar serseme dönüyor.
Beni en çok rahatsız eden, çocuğu sözde “özgüvenli” yetiştirmek adına geriye kalan her şeyi imha etmeleri. Neymiş? Çocuğa müdahale edilmemeliymiş. Yaramaz çocuk, zeki ve sağlıklı çocukmuş. Bırakın çocuğunuz ağlayıp, her türlü saygısızlığı yapsınmış v.s… Bunu savunanların bazılarının pedagoji uzmanı olmaları ise bana göre en büyük problemimiz.
Saygısızlık ile özgüven arasındaki sınır çok incedir. İpin ucu bir kaçarsa, kolay kolay toparlayamayız. Özgüven adına feda edilecek ilk erdem “saygı” olmamalı.
Gaf kürsüsü
Beyaz TV’deki Nermin’in Enfes Mutfağı programında yanıp kömüre dönem pizzayı sevgili meslektaşım Tansu Sarı sobelemiş.
Ne demiş?
Uyuşturucu baronu Escobar’ın pilotu Dominguez, itirafta bulundu: “Aylık maaşım 20 milyon dolardı. Sabahları binmem için giydiğim gömleğin renginde otomobil getirirlerdi.”
Zap’tiye
Bir zamanlar iki kelimeyi aynı satıra sığdıramayanlar, iki kıtayı birleştirecek esere karşı durmuşlardı. Türkiye hâlâ bu “istemezükçüler” ile uğraşıyor.