Yırtılan eldivenlerimi babam dikerdi – Cumartesi Sabah Haberleri

spot_img


Ailece pikniğe gidilen bir hafta sonu… Baba oğul eğlenmek için go-kart kiralar. Fakat o da ne; altı yaşındaki evlat, babasını geçer.

Sporun içinden gelen baba hemen, “Bu çocukta iş var” der. İşte adını merhum gazeteci Onat Kutlar’dan alan Onat Telkenar’ın motor sporları kariyeri, bir aile pikniğinde böyle başlamış olur. 2017’de, Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu’nun (TOSFED), “Yıldızını Arıyor” projesinde 330 yarışçı arasından seçilen ilk isim olarak Türkiye Ralli Şampiyonası’na katılmaya hak kazanır. Aynı sezon, Türkiye Pist Şampiyonası’nın Yunanistan Serres ayağında çifte zafer elde ederek pist yarışlarında da önemli bir başarıya imza atar. 2018 ve 2019 yıllarında üst üste FIAT Ege Gençler Kupası’nı kazanıp, 2019’da WRC Türkiye etabında start alıp uluslararası tecrübe kazanır. 27 yaşındaki Onat Telkenar, beş yıl ara verdiği kariyerine bu ay geri döndü ve lastiğinin tozuyla Avrupa’da kürsüye çıkmayı başardı. TCR European Endurance Series kapsamında Slovakya pistinde, Audi RS 3 TCR aracıyla üçüncü oldu. Ben de Onat’ın hakiyesine kulak kabartmak istedim, hem gençler hem sponsorlar için önemli tavsiyeler içeren bir röportaj oldu.

– Yolun nasıl pistlere düştü?

– Dokuz yaşındaydım, 2007’de TOSFED’in 25 Küçük Adam projesiyle yarışmaya başladım. İlk sezonumda Türkiye üçüncüsü oldum. Babam mekanikerim oldu. Station wagon aracımızın üzerine karting aracını yükleyip yarışlara gittik. Hiçbir zaman sıfır araçla yarışamadım, hep ikinci el ya da kiralık araçlarla mücadele ettim. Yırtılan eldivenlerimi babam dikip tamir ederdi.

– Ailen uzun yıllar destek vermiş…

– Bu spora başlamamda babamın büyük payı var. 90’lı yıllarda co-pilot olarak yarıştı ve aynı zamanda TRT’de spor spikerliği yaptı. Aslında böyle bir planımız yoktu; her şey bir hafta sonu piknikte go-kart kiralayıp babamı geçmemle başladı. 6 yaşındaydım. 2017’ye kadar karting yaptık ve neredeyse 6-7 sıfır otomobil parası harcadık. Babam asla, ‘Meslek sahibi ol, bırak bu işi’ demedi; aksine hayallerimizi birlikte kurduk. Babamın sonsuz desteği sayesinde tutkumu işe dönüştürdüm.

– Bir dönem ara vermek zorunda kaldın…

– 2018’de Türkiye Gençler Şampiyonu olma yolundaydık.

O dönemde yarıştığım takım, bir yarışın kaydını yaptırmadığı için şampiyonluğu kaybettik. O benim elimde olmayan ama spor kariyerimde derin iz bırakan bir olay oldu. 2017’de TOSFED’in düzenlediği Yıldızını Arıyor projesinde 330 pilot arasından birinci olmayı başardım. Bu başarı sayesinde TOSFED’in desteğiyle bir otomobil markasına ait özel bir ralli kupasında yarıştım ve o kupayı iki kez kazandım. O dönemde TOSFED’in sağladığı destekle, ücret ödemeden yarışıyorduk. Ben, kendi bütçesiyle yarışan pek çok kişiden daha hızlıydım. Bu da bazı kişileri rahatsız etti. Çünkü onlar doğrudan rakiplerimdi. Önüme engeller çıkarmaya çalışanlar oldu. Bütçesi olmayan birinin başarılı olmasını hazmedemedi diye düşünüyorum.

– Psikolojik olarak bu dönemi nasıl atlattın?

– Hiçbir başarısı olmayan kişilere verilen sponsor desteklerini görmek insanı yıpratıyor. Üstelik bu hâlâ devam eden bir durum. Türkiye’de sponsor olmak isteyen firmalar çoğu zaman doğru araştırmayı yapmadan, sadece belirli kişilerin yönlendirmesiyle ya da tanıdık ilişkileriyle karar veriyor. Bu da onların sponsorluk işinde ne kadar amatör olduklarını ve aslında ne büyük fırsatları kaçırdıklarını gösteriyor. Zaten doğru isimlere destek vermedikleri için ya beklediklerini bulamıyorlar ya da bu spordan soğuyorlar.

– Motor sporlarını yapamadığın dönemde televizyonda bir otomobil programına başladın. Gençleri yarışırken izlediğinde neler hissediyordun?

– Programda yaşıtlarıma ve genç sporculara hep bana verilmeyen medya desteğini sağlamaya çalıştım, hâlâ da bunu yapıyorum. Yarış takımlarına, “Genç sporculara destek oluyor musunuz?” diye mikrofon uzatıp bu konuyu gündeme getirdim. Onların da göremediği desteği sunmaya gayret ettim. Bazen politik davranmak gerekti; her ne kadar sevmediğim insanlar da olsa, bazı kişilere karşı bunu yapmak zorundaydım. Bu sporda, basının gücünü doğru kullanmak gerçekten çok önemli.

– Program senin için bir tür terapi miydi?

– Televizyonda otomobil programı sunmak, bu işin farklı boyutlarını görmemi sağladı. Dört yılda 150’den fazla farklı otomobil test ettim ve bu süreç otomobillerin dinamiklerini daha iyi anlamama yardımcı oldu. Evet, bir anlamda bu benim için bir terapi oldu diyebilirim.

– Dönüş sonrası üçüncü olduğunda neler hissettin?

– Beş yıl aradan sonra piste dönmek hiç kolay olmadı.

Zaten bu yarışa katılabilmem, hem arkadaşımın yakın olduğu bir teknoloji firmasının desteği hem de uzun süre boyunca kenarda biriktirdiğim bütçeyle mümkün oldu. Bu, Avrupa’da profesyonel bir yarış aracının direksiyonuna geçtiğim ilk yarıştı. Benim için çok anlamlıydı. Burada takım direktörümüz sevgili İbrahim Okyay’ın desteğini özellikle vurgulamak isterim. Hiçbir takım direktöründen bu kadar içten, inanç dolu bir destek görmedim. O bana inandı ve onun desteğiyle kendime olan inancım daha da güçlendi.


HAYALLERİMİZİN PEŞİNDEN KOŞTUK

– Yıllardır oğlunuzun hayalleri için ciddi bir maliyeti karşılıyorsunuz . Hiç “Yeter artık” demek içinizden gelmedi mi?

– Gökhan Telkenar: Bizimkisi bir tutku, bambaşka bir aşk. Ama en önemlisi her mecrada baba-oğul ilişkisinin sürekliliği oldu bizi mutlu eden. Severek, isteyerek, planlayarak, tatlı tatlı tartışıp konuşarak inşa ettiğimiz bir yolculuk bu. Eksiğiyle fazlasıyla, kolaylarıyla ama her daim zorluklarıyla mücadele ederek hayallerimizin peşinden koştuk, pes etmedik. Bu süreçte sevinçlerimiz, üzüntülerimiz, kazançlarımız, kayıplarımız oldu. Ama elimizi hep sıcak tuttuk, hep hazır bekledik, “o gün gelecek” diye. Maddiyatı düşünmeden riskler aldık ve hedeflere ulaştık. Kısacası, birlikte başarmanın mutluluğunu yaşadık.


ASTRONOT OLMAK DAHA KOLAY!

– Çocukları motor sporlarına
meraklı olan anne babalara tavsiyen nedir?

– Çoğu aile motorsporlarında büyük hayaller kuruyor ama bazen fazla gerçekçilikten uzaklaşmamak gerekiyor. Özellikle bu spora sonradan başlayan ailelerin hayali hep Formula 1 oluyor. Benim cevabım ise şu oluyor: Astronot olmak isteyen çocukların hayali de büyük ama Formula 1’de sadece 20 kişi yarışıyor, uzaya giden astronot sayısı bundan daha fazla. Endişe duyacakları şey aslında tam da bu olmalı.


GURUR DUYDUM

– 5 yıl sonra başaramasaydın peki?

– Hiçbir zaman “Ya başaramazsam?” diye bir şüphem olmadı. Çünkü bu sporu hep ciddiyetle yaptım, simülatörde düzenli antrenmanlarla elim sıcak kaldı, reflekslerimi hep diri tuttum. Benim için mesele elimden ne gelir değil; bu işi yapıyorsak, o kürsüye nasıl çıkarız, onu düşünmekti. Yarışta üçüncülüğü kazandığımızda bu kadar zorluğun ve mücadelenin ardından içimde yükselen o duyguyu tarif etmek zor. O an gözyaşlarımı tutmakta zorlandım; çünkü bu bir duygusal patlamaydı, yılların hayal kırıklıklarının, sabrının ve inancının bir anda dışa vurmasıydı. Hem kendi gözümde hem de babamın gözünde “işte, başardık” diyebildik. Ülkemi Avrupa’da başarıyla temsil etmenin gururunu yaşadım.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img