CHP‘nin, 2023 sonbaharındaki şaibeli kurultaylarına ilişkin devam eden yargı süreçleri, sonunda Yüksek Seçim Kurulu‘nun (YSK) gündemine kadar taşındı. YSK Başkanı Ahmet Yener‘in canlı yayında yaptığı kısa ve net açıklama, aslında uzun müzakerelerin özetiydi. YSK, “bir iptal”, “bir de ret kararı” vererek ilginç bir denge de kurdu. Ancak kendi içinde tutarlı, objektif kriterlerden ve geçmiş yıllardaki örnek kararlardan yararlanarak sonuca ulaştı.
Hatırlanacağı üzere İstanbul 45. Asiye Hukuk Mahkemesi, “yaklaşık ispat”ilkesinden hareket ederek iki yıl önceki CHP İstanbul İl Kurultayı hakkında “tedbir kararına” hükmetti. Bu kararında, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve 196 delegeye geçici olarak görevden el çektirirken bu isimlerin seçilmiş kimliklerinin yok hükmünde olduğuna dair başvuruyu reddetti. Hatta aldıkları kararların dageçersiz olması gerektiği yönündeki talebi de uygun bulmadı. Sadece, 39. kurultay sürecinin sıhhati bakımından ihtiyati önlem almakla yetindi. Tabiri caizse“Elimdeki delilleri, il kurultayının iptali yönüyle değerlendirmeden önce devam etmekte olan kurultay süreçlerinin güvenliği bakımından güçlü ve yeterli kabul ederek, geçici yönetim atamayı uygun buldum” dedi!
İşte bu noktada Yüksek Seçim Kurulu dünkü toplantısında, İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının geçersiz sayılması yönündeki istemi reddetti. Böylece, Gürsel Tekin başkanlığında oluşturulan geçici yönetimin atanmasına ilişkin Asliye Hukuk Mahkemesi kararı hakkında “Ben, temyiz mercii değilim” demiş oldu. CHP’nin, zaten bir üst mahkemeye başvurduğunu, istinaf yolunun da açık olduğunu dikkate aldı. Lâkin bu kararı ile aynı zamanda, Asliye Hukuk Mahkemelerinin, partilerin kongre/kurultay süreçlerine müdahale yetkisini de kayda geçirdi. Bu noktada da 2001 yılındaki DSP ve 2016 yılındaki MHP kongreleri bağlamında ilgili Asliye Hukuk Mahkemelerinin tesis ettiği tedbir ve hatta iptal kararlarını da göz önünde bulundurdu.
YSK, kararının ikinci bölümünde ise İstanbul’daki CHP ilçe kurultaylarının durdurulmasını içeren ilçe seçim kurulu kararlarını iptal etti. Bir manada, 2023’teki şaibeli kurultay ihbarları ile 2025’te başlayan olağan kurultay süreçlerinibirbirinden ayırdı. 38. Kurultayı bağlayan, bizzat CHP’nin içinden kaynaklanan şikayetlerin adli yargıda görüldüğünü not ederken 39. Kurultaya dair seçimi gölgeleyecek somut bir bilgi ve belgenin şimdilik söz konusu olmadığını da ifade etti.
Şimdi kritik iki soru söz konusu…
Birincisi… Asliye Hukuk Mahkemelerinin, siyasi partilerin kongrelerine müdahale yetkisinin nerede başlayıp, nerede bittiği? Bilhassa Siyasi Partiler Kanunu’nda açık hüküm bulunmayan hallerde Dernekler Kanunu’ndaki genel hükümlerin esas alınmasına içeren mevzuatın, hakime ne tür esneklikler tanıdığı veya ne tür belirsizliklere yol açtığı?
İkincisi ve en önemlisi de… CHP 38. Olağan Kurultayı’nın (Kasım 2023) iptaline ilişkin suç duyurusunda 15 Eylül’de karar ihdas etmesi beklenen Ankara’daki mahkemenin talebi… Yani, İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin CHP İstanbul İl Kurultayı (Ekim 2023) için verdiği ara kararı, gerekçesi ve dosya içeriği ile istemiş olması. İstanbul’daki karar, Ankara’daki Asliye Hukuk Mahkemesi için emsal olacak mı? Mahkeme, büyük kurultay için geçici yönetim atama, kurultayı mutlak butlanla kökten hükümsüz kılma, iptal talebini ret veya bir başka duruşma günü belirleme seçenekleri arasında nasıl bir yol izleyecek?
Şu kadarını söyleyeyim. Ben, organik bağ ile hareket eden yargıçlar silsilesi görmüyorum. Bu nedenle, açıklanacak kararın somut dosya içeriği ve takdir yetkisi dahilinde şekilleneceğini düşünüyorum.