Yüksek zirveler, derin sessizlik Hakkâri’de Bir Yolculuk

spot_img


40 yıldır canımızı çok yaktı terör. Analar göz yaşı döktü, çocuklarımızın geleceği çalındı. Devlet ve millet bu beladan kurtulmak için önemli adımlar attı. Ve nihayet artık terörün izlerini silip atmak üzere yeni bir devir başladı. ‘Terörsüz Türkiye’ sürecine kültür-sanat üzerinden destek sunmak adına Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Yaşayan Miras ve Kültürel Etkinlikler Genel Müdürlüğü koordinasyonuyla Bir Anadolu Şenliği adı altında kapsamlı etkinlikler düzenlenmesine karar verildi. Bu şenliklerin ilki 22 Ağustos’ta Hakkari’den başlıyor. 4 Eylül’e kadar çeşitli etkinliklerle sürecek olan festival sırasıyla 5-11 Eylül’de Tunceli, 12-18 Eylül’de Şırnak, 19-25 Eylül’de Bingöl ve 22-28 Eylül tarih arasında Bitlis’te yapılacak. Buradan hareketle bu şenliklerin ilk rotası Hakkâri’ye yakından bakmak istedik.

ZENGİN TARİHE SAHİP

Hakkâri, Türkiye’nin güneydoğusunda yer alan, yüksek dağları, derin vadileri ve el değmemiş doğasıyla büyüleyici bir şehir. Tarihi M.Ö. 2000’li yıllara kadar uzanan Hakkâri, Urartular, Medler, Persler, Romalılar, Abbasiler, Selçuklular ve Osmanlılar gibi pek çok uygarlığın izlerini taşıyor. Özellikle Osmanlı döneminde Hakkâri Beyliği olarak yarı özerk bir yapıya sahip olan şehir, tarih boyunca hem ticaret hem de kültürel geçiş yolları üzerinde yer aldı. Bu zengin tarih, bugün hâlâ taş yapılarda, yaylalarda ve halkın yaşantısında kendini gösteriyor.

KARTPOSTALLIK GÖRÜNTÜLER

İlk bakışta sert coğrafyasıyla dikkat çeken bu dağ memleketi, içine girdikçe yumuşayan ve ziyaretçisine unutulmaz anılar bırakan bir yer haline geliyor. Hakkâri’nin en çarpıcı özelliği, elbette ki doğası. Türkiye’nin en yüksek dağlarından biri olan Cilo Dağı, hem dağcılık hem de doğa yürüyüşü tutkunları için büyüleyici bir rota sunuyor. Cilo’nun eteklerinde yer alan Sat Gölleri, yaz aylarında buzul manzaraları eşliğinde serinlemek ve kamp yapmak isteyenlerin vazgeçilmez adresi. Göllerin yansıttığı dağ siluetleri ise kartpostallık görüntüler sunuyor.

KANO DA YAPILIYOR

Zap Suyu’nun şehre hayat verdiği Zap Vadisi, boyunca uzanan yollar, doğa fotoğrafçılığı ya da macera arayanlar için bir oyun alanı gibi. Şehir merkezine yakın konumda bulunan Berçelan Yaylası, yazın düzenlenen şenliklerle canlanıyor. Geçtiğimiz yıllarda kano keyfinin dahi yapıldığı Şemdinli ziyaretçilerine eğlenceli saatler vaat ediyor. Doğal kaynak suları ve yöre halkının geleneksel yayla yaşantısı burada ziyaretçileri bekliyor.

MİMARİ ZERAFET

Tarihle iç içe zaman geçirmek isteyenler içinse Kayme Sarayı (Hakkâri Beylerbeyi Sarayı) mutlaka görülmeli. 18. yüzyılda inşa edilen bu taş yapı, bölgedeki yönetim geçmişine ışık tutuyor. Ayrıca şehirde ve çevresinde bulunan eski taş köprüler, Osmanlı döneminin mimari zarafetini günümüze taşıyor. Bunun yanı sıra Meydan Medresesi Osmanlı döneminden kalma en önemli anıtsal yapı olarak dikkat çekiyor.

DERİNLERİ DÜŞÜNDÜRÜR

Misafirperver insanları ve el değmemiş doğasıyla Hakkâri, kalabalıklardan uzak ama dopdolu bir tatil arayanlara benzersiz bir alternatif sunuyor. Belki en kolay ulaşılan yer değil ama bu zorluk, buraya vardığınızda katbekat anlam kazanıyor. Burada zaman yavaşlıyor, doğa konuşmaya başlıyor ve siz bir ziyaretçiden çok, bir misafir gibi karşılanıyorsunuz. Eğer yolunuz düşerse, sıradan bir seyahatten değil, bir iç yolculuktan söz edeceksiniz. Çünkü Hakkâri, insana hem yüksekleri hem derinleri düşündürüyor.



Source link

spot_img

benzer haberler

spot_img