Eylül, New York’un gerçek yüzünü gösterdiği aydır. Sanat haftası, moda haftası, sokak festivalleri, Birleşmiş Milletler toplantılarıyla tüm dünya liderlerinin bir araya geldiği günler… Bitmeyen bir tempo. Bir ayda bir yıl yaşanır bu şehirde. O yüzden başka hiçbir şey yapmanıza gerek yok eylülde New York’a gelmek yeter. Ve evet, siz bu satırları okurken ben yine orada olacağım. Özlediğim şehirde, her yıl olduğu gibi tam vaktinde… Peki bu eylülde New York’ta neler yapılır?
IŞIL IŞIL ŞEHİR
New York, gece üçte bile ışıl ışıl caddeleri, 7/24 açık restoranları ve gece hayatını seven insanlarıyla dünya sahnesinin bitmeyen gösterisi. Gece ile gündüz arasındaki çizgi silinmiş gibidir burada. Sokaklar hep kalabalık, ışıklar hep açıktır. Frank Sinatra’nın “New York, New York” şarkısıyla mühürlenen bu unvan, şehrin DNA’sıdır: fırsatlar, ilham ve yenilik daima hareket halindedir.
New York, yalnızca bir şehir değil başlı başına bir deneyim. Burada zaman durmaz, hayat hiç beklemez. Her an bir şey olabilir, her köşede yeni bir hikâye sizi bulabilir. Ve en güzeli de, New York sizi asla yarı yolda bırakmaz her gelişinizde yeniden aşık olursunuz. New York’ta yapılacak şeyler listesi sonsuz, ama benim gözümden en keyifli birkaç öneri şöyle:
PARKLARI AYRI GÜZEL
New York’un kalbi sayılan Central Park, şehrin karmaşasından bir anda uzaklaşıp göl kenarında yürüyüş yapabileceğiniz, bisiklete binebileceğiniz ya da sadece çimlere uzanıp gökdelenlerin gölgesinde kitap okuyabileceğiniz devasa bir vaha. Sonbaharda dökülen yaprakların arasında yürümek ayrı bir şiir… Öte yandan daha küçük ama bir o kadar keyifli olan Bryant Park, Midtown’un tam ortasında sürpriz bir mola noktası. Burada sabah kahvenizi alıp banklarda oturabilir, öğle arası çimlere serilip New Yorklular gibi “şehirde nefes alma” ritüeline katılabilirsiniz. Kışın buz pateni pisti, yazın açık hava film gösterimleriyle Bryant Park, Central Park’ın sakinliğiyle birleşince şehri yaşamanın en güzel formülünü sunar.
BROOKLYN’DE VİNTAGE ALIŞV ERİŞ
Williamsburg pazarlarında 70’lerden kalma bir deri ceket ya da retro bir plak bulmak, geçmişle bugünü harmanlamak gibi. Kahveni alıp ikinci el dükkanlara dal, belki de eve götüreceğin en özel New York hatırası burada seni bekliyordur.
SPEAKEASY KEŞFİ
Dışarıdan bakıldığında sıradan bir kapı… İçeri girdiğinde caz müziği, loş ışıklar ve yasak yılların büyüsü. New York’un gizli barları, şehrin gece hayatının en sofistike sırları. Bir şifre sorulabilir, bir kitaplığın ardında gizli kapı açılabilir. İşte tam da New York bu her şeyin mümkün olduğu şehir.
FİLM & DİZİ TURLARINA KATILIN
New York’u gezerken aslında farkında olmadan defalarca “ekran karşısında” gördüğünüz sokaklardan, binalardan ve kafelerden geçiyorsunuz. Şehir öyle bir sahne ki, neredeyse her köşe başı sinema tarihinden ya da ikonik bir diziden bir kare gibi. İşte bu yüzden film & dizi turları New York deneyiminin olmazsa olmazlarından. Kendinizi Carrie Bradshaw’ın ayakkabı alışverişinde, Rachel ve Monica’nın apartmanının önünde ya da “Home Alone 2″de Kevin’in koştuğu Central Park’ta bulabilirsiniz.
AÇIK HAVA SPA DENEYİMİ
Gökdelenlerin arasında, Manhattan manzaralı rooftop spa’larda sıcacık bir jakuzide otururken hem şehrin enerjisini hem de huzurunu aynı anda hissetmek.
SOHO’DA BİR GEZİNTİ
Dar sokaklar, endüstriyel mimari, sanat galerileri ve en yaratıcı butik mağazalar… SoHo, modanın ve sanatın laboratuvarı gibi. Burada kaybolmak serbest; her köşede yeni bir ilham saklı.